Sunday, February 28, 2010

NEŞTERSİZ GÜZELLİK

Marie Claire - Aralık 2009



Debora Zakuto



Botoksa ciddi bir rakip olan ve şu sıralar Amerika' da oldukça yaygınlaşan no-tox, ciltteki kırışıklıkları ortalama iki yıl içinde azaltıyor, cilde herhangi bir toksik madde enjekte edilmediği için de daha sağlıklı kabul ediliyor. Global Furrow Relaxation (GFX) adıyla da bilinen bu yöntemin FDA onayı altı ay önce alındı. Özellikle iki kaş arasındaki bölgeyi hedefleyen bu yöntem, kaşların kalkık görünmesini sağlarken alındaki yatay kırışıklıkların ise azalmasına yardımcı oluyor.



ALIN MİMİKLERİ



Yapılan araştırmalara göre genellikle ilk yaşlanma belirtileri kaz ayağı diye tanımladığımız göz ve dudak çevresinde meydana geliyor. Daha sonra ise alında... Ancak günlük hayatında fazla mimikli konuşan kadınlarda alındaki kırışıklıklar, kaz ayağından daha önce de ortaya çıkabiliyor. Bu durumda botoks gibi uygulamalara baş vuruluyor. Oysa birçok kadın cildine yabancı madde enjekte edilmesinden aslında rahatsız! No-tox ise tam tersine toksinlerden uzak durmak isteyen kadınlar için özel olarak geliştirilmiş bir yöntem.



No-tox yönteminde kullanılan GFX radyofrekans aslında kardiyologların yıllardır kalp hastalarına uyguladığı bir tedavi yöntemi. Kalp atışları düzensiz olan hastalarda radyofrekans ile kalp kaslarına dokunup kalbin daha düzenli atması sağlanıyor. Dermatologlar da ince bir sondaj yöntemiyle aynı yöntemi yüze uyguluyorlar. Ancak bu işlemde kalp kasları yerine yüz kasları hareketsizleştiriliyor. Dahası herhangi bir enjeksiyona gerek kalmadan arzu edilen gençleşme elde edilebiliyor. Burada amaç radyofrekans dalgaları kullanarak kaşlarınızın çatılmasına neden olan kasları dondurmak.



No-tox' ta diğer neştersiz operasyonların aksine cilt dışarıdan değil, derinin alt tabakasından tedavi ediliyor. İşlem yüzdeki diğer kasları kesinlikle tahrip etmeden gerçekleştiriliyor. Böylece alnınız gerginleşiyor, iki göz arasındaki sinirler tahrip edilerek kaşlar arasındaki rahatsız edici kırışıklıklar azaltılıyor ve daha genç bir görünüm elde ediliyor. Üstelik birçok kadının arzuladığı kalkık kaşlara mimiklerinize zarar vermeden de sahip olmanız mümkün oluyor. Notox uygulaması yapan dermatologlar, bu yönteme bir tür tamamlayıcı olarak cilt masajları da gerçekleştiriyorlar.



CİLT İÇİN Spor MERKEZİ



No-tox uygulamasında kullanılan GFX radyofrekansta elle kullanılan ve çatalı andıran iki sivri uçlu bir iğne kullanılıyor. İğne içerisine elektromasaj ile cildin alt tabakasına yerleştirilen ve gerginleştirici etki gösteren bir serum yerleştiriliyor. Lokal anesteziyle gerçektirilen bu yöntemde, cilde zarar vermeden ince bir iğneyle kaş kenarlarına ya da alına, kırışıklıkların miktarına göre ayarlanan dozda radyofrekans termal enerji veriliyor. Dermatologlar önce iğne ile nabzın atmadığı doğru sinirleri buluyor ve ardından bu sinirlerin olumsuz yönde çalışmasını engelliyorlar. Sinirleri bloke etme işlemi iki saniye sürerken, asıl uygulama ortalama bir buçuk saat sürüyor. Ancak burada dikkat edilmesi gerekilen önemli bir unsur var! Notox uygulaması yapacak dermatologun sinir sistemleri ve kasların işlevsellikleriyle ilgili ciddi bir Eğitim görmüş olması gerekiyor. Uygulama sırasında doğru sinirleri bularak bloke etmek her şeyden önemli.



Kadınlar için yeni bir fırsat olan notox' un cilt altındaki kasların ilerleme kaydetmesi için birden çok fazla seçeneği bulunuyor. Amerika' da no-tox alanında uzman olan Dr. Ildi Pekar; uygulama sırasında hastaya göre ayarlarda değişiklik yaptığını dile getiriyor ve no-tox' un cilt için özel olarak hazırlanmış bir jimnastik salonunu andırdığını belirterek ekliyor; ''Spor salonuna gittiğinizde eğitmenler, kaslarınızın sağlıklı bir şekilde güçlendirmesi için size özel bir Program hazırlarlar. Dikkat ederseniz bu programlarda kaslarınızın çalıştırmak için hep farklı ağırlıklar kullanırlar. Her gün beş kilo kaldırmanız sağlıklı değildir. Benzer bir durum cilt için de geçerli. '' Eğer cildiniz mimik yapamayacağınız kadar gerginleştirilirse, yüz kaslarınız tamamen hareketsiz kaldığından beyin tarafından çalıştıklarını unutmaya programlanıyorlar, bakışlarınız ifadesizleşiyor ve doğal olmayan bir görünüm ortaya çıkıyor. Bu yüzden belli bir oranda mimik yapmanız da doğallık açısından çok önemli. No-tox' un amacı da istediğiniz yüz ifadelerini rahatlıkla gerçekleştirmenize yardımcı olmak. 2000 ila 3000 dolar arasında değişen fiyatıyla notox, ifadenizi kaybetmeden genç kalmanızı hedefliyor. Doğallığa dönüş yapan Hollywood yıldızları sayesinde ise şu sıralar oldukça popüler.


NEŞTERSİZ GÜZELLİK

Hem dümdüz hem sağlıklı

Saçlarınızın zarar görmeden dümdüz olmasını istiyorsanız, Rowenta Sublime saç düzleştirici tam size göre! Sürekli buhar üfleyen gelişmiş teknolojisi ile şaçınızı yumuşatarak yıpranmasını engelleyen bu düzleştirici, 30 saniyede kullanıma hazır hale geliyor.


saç bakımı


Hem dümdüz hem sağlıklı

Her zaman geçerli olan güzellik kuralları

Annenizin erkekler konusunda verdiği tavsiyelere kulak asmıyor olabilirsiniz. Ancak güzellikle ilgili önerilerini kulak ardı etmeyin. Bu kuralları, Cosmopolitan dergisi biraraya getirdi. İşte karşınızda uygulamanız veya kaçınmanız gereken Güzellik tüyoları...



Uyurken mutlaka saten yastık kılıfı kullanın



Saten dokulu bir yastık kılıfının üzerinde uyuyarak; saçınızın matlaşmasını, karışıp şeklinin bozulmasını önlersiniz. Gece uyurken başınızı sürekli yastığa sürtersiniz. Pamuklu kılıfların kaba yapıları da, tutamlarınızı karman çorman eder. Ayrıca gece yatmadan saçınıza uygulayacağınız vitamin bakımı ile saç tellerinizin etrafında koruyucu bir kalkan oluşturabilirsiniz. Ayrıca saten yastık kılıfları ile uyuduğunuzda cildinizde iz kalmasını önleyebilir ve zamanla kırışıklıklarınızda azalma olduğunu da fark edebilirsiniz.





Moraliniz için ruj sürün



Araştırmalara göre Canlı renklere bakmak beyni uyarıyor ve insanları daha iyi bir ruh haline kavuşturuyor. Kırmızı dudaklar; doğru ton ve uygulama ile herkese yakışır. Ancak ağır ve mat görünüm yerine daha ıslak dokuları tercih etmelisiniz. Gün boyunca, içinde kahve tonlarını barındıran yumuşak kırmızıları tercih ederek dudaklarınızın doğal rengini ortaya çıkarabilirsiniz. Gece ise, parlak kırmızı rujunuzu çok hafif bir Makyaj ve maskara ile kullanarak göz alıcı bir güzelliğe kavuşabilirsiniz.





Fazla makyaj yapmayın



Annenizin bunu önermekteki amacı sizi sadeliğe teşvik etmek istemesinden kaynaklanıyor olabilir. Ağır makyaj ve yapışkan kirpikler, yüz hatlarınızın karışmasına sebep olur. İhtiyacınız olan ilk şey, kapatılması gereken bölgelere fondöten uygulayarak yüzünüzde homojen bir görünüm elde etmek. Ardından göz kapaklarınıza boz renkli bir far sürüp, üst kirpiklerinizi kıvırarak iki kat maskara uygulayabilirsiniz. Bu, gözlerinizin daha büyük gözükmesini sağlar. Hafif renkli bir ruju parmaklarınız yardımıyla dudaklarınıza sürerek sade bir görünüm elde edebilirsiniz. Son olarak açık renkli bir allık ile cildinizin aydınlanmasını sağlayabilirsiniz.







Bacaklarınızı stiletto ile uzun gösterin



Yüksek topuklar ayak ucunda durmanızı gerektirdikleri için, doğal olarak sizi daha dik bir pozisyona sokarak bacaklarınızı olduğundan daha uzun gösterir. Özellikle cilt renginizle bütünleşecek ten rengi stilettolar, bacaklarınızın uzun görünmesi konusunda mucizeler yaratır.





Ölü derilerinizle çok uğraşmayın



Tırnakların kenarında bulunan derinin, bir başka adıyla kütikülün amacı tırnaklar uzarken onları korumaktır. Kütikülleri düzenli bir şekilde keserseniz, tırnak ve deri arasındaki koruyucu bariyeri kaldırmış ve şeytantırnağı, dengesiz uzama ve kuruluk gibi sorunlara kucak açmış olursunuz. Ayrıca keserken etlerinizi kanatabilir ve derinizin sertleşip kalınlaşmasına sebep olabilirsiniz. Siz en iyisi, tırnak kenarlarındaki sert bölgelerinize gece yatmadan önce vazelin sürün. Vazelini uyguladıktan sonra da, ellerinize bir çift pamuklu eldiven geçirin. Bu işlemi birkaç gece devam ettirdikten sonra bu bölgelerin yumuşadığını göreceksiniz.





Dik durarak uzun boylu görünün



Doğal olarak, kambur durursanız daha kısa görünürsünüz. Her zaman mükemmel duruşu korumak zor olsa da, kambur durmak omurga eğikliğine neden olur ve çekici olmayan bir siluet yaratır. Ayakta dururken veya oturduğunuzda, omuzlarınızı arkaya doğru atmaya özen gösterin. Omuzlarınızın aşağıya doğru düştüğünü fark ettiğinizde, vücudunuzun arka kısmının bir kukla gibi iple tavana doğru çekildiğini hayal edin. Böylece vücudunuz dik pozisyona kavuşacaktır.





Somurtmak kırışıklığa yol açar



Kaşlarınızı çatıp ağzınızın kenarlarını büzüştürmeyi alışkanlık haline getirdiyseniz, yüzünüzde çizgilerin oluşması an meselesi... Sürekli yapılan mimikler cildi zayıflatır ve esnekliğini yitirmesine sebep olur. Bu da kırışıklıkların oluşmasında en önemli etkendir. Bu durumu engellemek için doğal hareketlerinizi kısıtlamanız veya her an donuk bir ifadeye sahip olmanız gerekmiyor tabii... Derinin en ince olduğu göz çevresi ve ağız kenarı gibi bölgeleri sıkça esnetmemeye, düzenli nemlendirici kullanmaya dikkat etmeniz yeterli. Ayrıca retinol içeren bir gece kremi ile cildinizin direncini güçlendirebilirsiniz. Bu arada, güneş ışınları da cildinizde bulunan kolajene zarar verip yaşlanma sürecini hızlandırdığı için, gün içinde güneş koruma faktörlü bir bakım kremi kullanmaya da özen gösterin.





Güzellik uykunuzu sakın atlamayın



Güzellik uykusu' kavramının ardında Bilimsel bir gerçek yatıyor. Derin uyku sürecinde salgılanan hormon, vücudun onarımına yardımcı oluyor ve yeni hücreler oluşturarak cildin zararlı faktörlere (güneş, Stres, vb.) karşı güçlenmesini sağlıyor. Ayrıca, uyku eksikliği, uyuşuk ve yorgun olmaya sebep olur. Bu nedenle yeterince uyuyabilmek çok önemli. Birkaç gün geç saatlere kadar dışarıda kalmanız sorun yaratmaz çünkü bir hafta içerisinde ihtiyacınız kadar uyku alarak, çoğu sabah yataktan dinlenmiş hissederek kalkabilirsiniz. Bu da, sağlıklı yetişkinler için gecede ortalama yedi-sekiz saat uyku anlamına gelir.


Her zaman geçerli olan güzellik kuralları

“Türkiye nin nükleer konusunda zaman kaybetmeye artık tahammülü yok”


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, klasik ihale yönteminin Nükleer santral yatırımı için çok isabetli bir yöntem olmadığını belirterek, “Nükleer belki bir yarışmadır ama bir Güzellik yarışmasıdır, bir değer yarışmasıdır, sadece rakamlar bütünlüğü yarışması olamaz” dedi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, nükleer santral projesiyle ilgili gelişmeleri anlattı.
Bu yılın önemli gündem maddelerinden birinin nükleer santral projesi olduğunu söyleyen Kilci, nükleer yatırımının önemli ve pahalı bir yatırım olduğunu ve devletin mutlaka bu yatırımlarda bir şekilde bazı riskleri paylaşıyor olması gerektiğini söyledi.
Ekonomik fizibilitesi ne olursa olsun, bazı garantiler olmadan kimsenin kolay kolay 10-15 milyar dolar parayı yatırmasını beklemenin mümkün olmadığını ifade eden Kilci, bu nedenle batıdaki adıyla PPP olarak bilinen devlet-özel sektör ortaklığı modelini çok önemsediklerini vurguladı.
Kilci, “Yani bu boyutta bir yatırımın özel sektör tarafından tek başına gerçekleştirilmesini düşünmek çok kolay değil. Kaldı ki sadece finansman boyutuyla değil, birçok hukuki, düzenleyici ve çevre boyutuyla da kamunun bu işte elini taşın altına koymazı lazım” diye konuştu.
KLASİK İHALE YÖNTEMİ ÇOK İSABETLİ BİR YÖNTEM DEĞİLDİ
Nükleer santral yapımı için klasik ihale yönteminin de çok isabetli bir yöntem olmadığını ve bazı yatırımlarda ihale ile her zaman en başarılı sonucun alınamayacağını savunan Kilci, şöyle konuştu:
“Ben ihale uzmanı bir kurumdan geliyorum. İhale için bir Yarışma ve yarışmanın parametrelerini belirlemek lazım. Nükleer öyle bir konu değil. Nükleer, evet belki bir yarışmadır ama bir güzellik yarışmasıdır, bir değer yarışmasıdır. Bunu tek bir değere indirgediğiniz zaman, rakamlar bütünlüğü yarışma olamaz.
Dolayısıyla TETAŞ tarafından yapılan ihalede bazı eksiklikler vardı. Nitekim Danıştay da yönetmeliği iptal ederek, bu eksiklikleri tespit etti. Bazı ön hazırlıklardaki eksiklikler de bu ihalenin başarısız bir şekilde sonuçlanmasına neden oldu. Fakat büsbütün bu ihaleyi başarısızlıkla tanımlamak da çok doğru değil. Çünkü önemli tecrübelerde edindik. En azından neyin olmayacağını gördük.”
“MUTLAKA KALICI ADIMLAR ATMAMIZ LAZIM”
Türkiye’nin nükleer konusunda zaman kaybetmeye tahammülü olmadığını kaydeden Müsteşar, “Kim ne derse desin nükleer konusunda çok geç kaldık ve mutlaka kalıcı adımlar atmamız lazım. Önümüzdeki 10-20 yıllık dönemde arz güvenliğinin en önemli parametrelerinden bir tanesi olan nükleer santralin Türkiye’ye kazandırılması lazım” dedi.
Kilci, nükleer santral yapımı konusunda Mersin-Akkuyu ve Sinop’u birbirinden ayırmadıklarını da söyledi.
DEVLET-ÖZEL ORTAKLIĞI NASIL OLACAK?
Devlet-özel ortaklığının yarı yarıya mı düşünüldüğünün sorulması üzerine Kilci, şu bilgileri verdi:
“Hayır, yüzde 50-yüzde 50 diye bir şey söz konusu değil. Oran belirtmek mümkün değil. Zaten devletin bu işi yüzde 50 ölçüde yapacak gücü olsa biraz zamanda yüzde 100’ünü de yapar. Ama kamunun mali durumu belli. Daha doğrusu elektrik şirketlerinin mali durumu belli. Bu sadece parasal anlamda ortaklık anlamına gelmiyor. Daha düşük oranda da olabilir bu. Bunun yanına parasal olmayan değerler konularak devletin ortaklığı sağlanabilir. Bir de devletin ortaklık oranıyla ilişkisi olmayan bir boyutu daha var. Yani yüzde 5 veya yüzde 3 ortak olursunuz ama önemli kararlarda da söz sahibi olmanız lazım. Nükleer öyle bir konu. Nükleerde devletin söz sahibi olmasını gerektiren çok önemli hususlar var, bunların belirlenmesi lazım. Nükleer gibi önemli konularda devletin mutlaka söz sahibi olması lazım. Ortaklık oranının ne olacağının çok fazla önemi yok. Bir de finansörlerin projenin finanse edilebilmesi için banka kredisi için devleti işin içinde görmek istiyor olmaları var. Bu da çok önemli.”
“İHTİYATLI HAREKET EDİYORUZ”
Türkiye’de nükleer santral konusunda daha önce 4 ihalenin yapıldığını ve fiyatın çok düşük çıktığı ihalelerin de bulunduğunu belirten Kilci, son ihalenin de nükleer santral yapımı ihalesi değil, bu santralden elektriğin alınması ihalesi olduğuna dikkat çekti.
TETAŞ gibi sadece alım garantili santrallerin kontratlarını yönetmekle sorumlu bir kuruluşun nükleer santral ihalesi gibi çok kapsamlı bir işi yapmasının biraz zor olduğunu ifade eden Metin Kilci, “Dolayısıyla biz biraz daha derli toplu, biraz daha geçmişten ders almış olarak ve biraz daha ihtiyatlı hareket ediyoruz. Bu, uzun soluklu bir iş. Bugün kazma vursanız, 5-6 yıldan önce devreye alamıyorsunuz. Önümüzdeki yıl kimin ne olacağı belli değil, ama bu santrali bu ülkeye kazandırmak yönünde ne kadar adım atabilirsek kendimizi o kadar kıvançlı hissederiz” dedi.
ESNEKLİKLER OLMALI
Kilci, bir nükleer santralin ömrünün 40-50 yıl olduğunu ve bu işletme dönemini planlarken bugünkü parametrelerle planlamanın imkansız olduğunu, dolayısıyla elektrik alım fiyatı başta olmak üzere bazı konularda esnekliklerin sağlanması gerektiğini vurguladı.
Esnekliklerin olmaması halinde yatırımcının ileride olabilecek riskleri hesap ederek fiyat vereceğine işaret eden Kilci, “Yani yatırımcı yapım ve işletme dönemi içinde ne kadar risk varsa fiyata yansıtacak. Siz bu riskleri ne kadar ortadan kaldırırsanız, yatırımcının fiyatı o kadar geriye çekme ihtimali var. Şimdi bizim bütün yapmaya çalıştığımız şey bu. Yani risk denilen şeyleri ne kadar azaltırsak o kadar iyi noktada oluruz” diye konuştu.
“Türkiye’nin nükleer konusunda zaman kaybetmeye artık tahammülü yok”

SİHİRLİ KUTU YU İLK KEZ AÇTI

Moda, aksesuvar hatta artık gece kulüpleriyle bir dünya devi olan Roberto Cavalli’nin iç giyim koleksiyonunun yeni yüzü Elisabetta Canalis oldu. Canalis, duayenin “Sihirli kutu” olarak adlandırılan evinin özel konuğuydu. Moda devi Hello dergsine sihirli kutu adını verdiği evinin kapılarını açtı

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN

Roberto Cavalli bizi her seferinde şaşırtmayı nasıl başarıyor olabilir? Dokunduğu her objeyi arzulanan bir nesne haline getirmeyi biliyor. Dünyanın en ünlü kadınları onun arzu nesnesi haline gelmiş muhteşem tuvaletlerini giyiyorlar. Kurduğu Cavalli Clubs’daki votka şişelerinden göz alıcı mücevherlere kadar her şey gösterişli ve cezbedici. Kendinizi bir anda kırmızı halı seramonisinde yürüyor gibi hissediyorsunuz.

Ne yapacağı önceden asla tahmin edilemeyen, cömert, keskin zekalı, duygusal, Romantik ve baştan çıkarıcı. Çekimimiz sırasında onu stüdyosunda fotoğrafçı kimliğiyle de görme imkanına kavuştuk. LED efektler ve renkleri kullanarak yeni bir dünya yarattı. Podyumu andıran koridorların, sahneyi andıran zemin kaplamalarının olduğu evde soyut çiçekler her tarafınızı sarıyor.




Her şey tamamen Güzellik ve zarafetle meşgul ediyor zihninizi. Böylesine bir mekanda Aşk konuşmaktan daha güzel ne olabilir ki! George Clooney’nin sevgilisi Elisabetta Canalis, bugün onun özel konuğu. İçten bir gülümsemeyle bakıyor bizlere. Aslında hepimiz aynı şeyi öğrenmek istiyoruz: Elisabetta, dünyanın en beğenilen erkeğini elde etmeyi nasıl başarmış? Konuşmaya başladığımız anda cevabı da bildiğimizi düşünüyoruz. Doğallığından gelen gücü, gülümsemesi ve duygusallığı bizi mest ediyor.



MODA ANLAYIŞINIZ SON ZAMANLARDA ŞOVDAN UZAKLAŞTI. ANLAYIŞINIZDA BİR DEĞİŞİKLİK Mİ OLDU ACABA?

Her tasarımcı hayatında onu teşvik edecek şeylere ihtiyaç duyar. Cavalli kadını her zaman çok şehvetlidir asla zevksiz değildir. Aslında bence hiçbir elbise zevksiz, kaba değildir. Onu taşıma, giyme şekliyle insanlar zevksiz görünürler. Son sezonlarda çizgimi tamamen değiştirmek ve daha minimal bir tarza dönüştürmek istedim. Tabii ki bunu yaparken Cavalli modaevinin özünü oluşturan feminen, sofistike, elegan ve çekici özelliklere sadık kaldım. Bir sonraki koleksiyonumda baskılara, nakış işlemelerine önemli bir vurgu yapacağım, tam da benim müşterilerimin istediği gibi, bir kıyafeti giyen kadın, kendini ekrandan fırlamış gibi hissedecek. Güç algılanan şehveti hedefliyorum. Romantizme yeni bir dokunuş, şiirsel ve pastoral bir stil oluşturacağım. Doğal hayatın ilahi bir anlatımı olacak.



HAYATI ALGILAMANIN YENİ BİR YOLUNU ARIYOR MUSUNUZ?

Tam olarak değil. Son zamanlarda yavaşladığım bir an olmadı ya da şöyle söyleyebilirim: Hayatımdaki herhangi bir şeyi azaltmama gerek olacak bir şey olmadı. Refahı sağlamak için güzel ve dekoratif olan şeyleri alıyoruz. Hayatın her anında dönüşüm içinde olmamız kaçınılmaz ama bu benim karakterimdeki güzellik algısını değiştirmiyor. Moda anlayışım bu tarz şeylerden etkilenerek değişmez. Ben, profesyonel olarak bir kadının rüyalarındaki kıyafeti tasarlamak üzerine yaratıcılığımı kullanıyorum.







ÖNCEDEN BEKLENİR VE TAHMİN EDİLEBİLİR SÜRPRİZLERDEN NEFRET ETTİĞİNİZİ BİLİYORUZ…

Gerçekten yürekten alkışlanan ve ‘Made in Italy’ etiketinin elçisi olacak bir koleksiyon yaratıyorum. Gece kıyafetlerindeki çağdaş detaylar gözlerimi kamaştırıyor. Cavalli modaevi her zaman şıklığın, Devrimci tarzın ve duygusal dokunuşun simgesi olmuştur.

SEKSİ KADINLARI SEVİYORSUNUZ. BİR KADINA BAKTIĞINIZDA ÖZEL OLARAK NEYE DİKKAT EDERSİNİZ?

İlham kaynaklarımın en başında feminenlik yer alır. Bir kadın bedeninin dikkatli ve incelikli, özenli bir şekilde öne çıkarılmasından yanayım… Bir elbise bir kadının hayatını değiştirebilir hatta onun yeni bir aşka adım atmasına bile sebep olabilir. İlgi çeken ve şehvetli bir görünüm başlangıç noktasını oluşturur.



ŞEHVET KAVRAMININ DEĞİŞTİĞİNİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

Tasarımcılar her zaman bir kadının feminenliğini ortaya çıkarmanın farklı yollarını ararlar. Onun baştan çıkarıcı özelliklerini kaliteli bir şekilde öne çıkarmanın ve güzelliğini sergilemenin… Ama özünde, şehvet duygusu yüzyıllardır var ve değişmedi. Botticelli’nin Venüs’ü tıpkı yaratıldığı zaman gibi bugün de güzelliğin standardı. Hiçbir zaman podyumdaki Trend haline gelen, incecik kadınlardan ilham almadım. Her zaman gerçek kadınlarla ilgilendim, kıvrımları olan gerçek kadından etkileniyorum.



YENİ GECE KIYAFETLERİNİZİ NASIL TANIMLARSINIZ?

Aslında hepsi de başlangıçta kolay görünüyorlar. Bir kadının güzelliğini transparan detaylarla öne çıkarmak istedim. Maskülen kesimlerle kadın vücudunun nazikliğini vurguladım. Floransa binalarının sessizliğinden, zeytin yapraklarının renginden, ilkbahardaki gökyüzünün renginden etkilendim ve yeni çizimlerimde tüm bunları harmanladım. Eski hatıralarımdan yola çıkarak, bu sezon yeni bir rüya yarattım.



BİZE SÜPERMODELLERİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ? EVA, NAOMİ, CİNDY… ONLARIN HER ŞEYİ İSTEDİKLERİ VE ARZULADIKLARI ŞEYİN O AN GERÇEKLEŞMESİNİ İSTEDİKLERİ DOĞRU MU?

Size onlarla ilgili yüzlerce Hikaye anlatabilirim ama bu benim onlarla kişisel ilişkim ve bende kalmalı! Eva Herzigova ailecek dostumuz ve onun bambaşka bir yeri var. Naomi’nin harika bir kişiliği vardır, tam bir sanatçı ruhu taşıyor. Cindy Crawford’a gelince, her Los Angeles’a gittiğimde onunla mutlaka buluşuruz ve ona elbise hediye etmeyi seviyorum, çünkü muhteşem görünüyor ve tasarımları hissederek taşıyor. Heidi Klum büyük bir Cavalli hayranıdır ve ben de onun büyük bir hayranıyım…

BÜTÜN YILDIZLARLA İÇ İÇESİNİZ. PEKİ SİZİN GERÇEK FAVORİLERİNİZ KİMLER?

Size isim veremem ama Beyonce, Jennifer Lopez, Sharon Stone ve Victoria Beckham’ın tasarımlarımı taşımalarından keyif alıyorum.

ELİSABETTA’YA DÖNERSEK, GEORGE CLOONEY İLE YAŞADIĞI AŞK HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Elisabetta ve George birbirlerine aşıklar. İkisi de oldukça cömert ve büyüleyici insanlar. Ve onların aşkı bir rüya. İnsanların da böylesine düşleri ihtiyacı olduğu için onların aşk hikayesi bu kadar ilgi çekici hale geliyor.


'SİHİRLİ KUTU'YU İLK KEZ AÇTI

Eğer bir kış gecesi bir evsiz...

İSTANBUL - İstanbul’da 2010 yılında eğer bir kış gecesi dışarıda kar buzdan iğnecikler halinde yağıyorsa bir evsiz bu beyaz rötuşun İstanbul’a bambaşka bir Güzellik kattığını düşünmez, ancak İstanbul denen bu koca ormanın bütün kovuklarının, parklarının, altgeçitlerinin, duldalarının, buza kesmiş olduğunu iliklerine kadar hisseder. Ve bu ölümcül soğuğun bir şekilde sokaklarda ya da Sait Faik’in tanımlamasıyla İstanbul’un bu “açık hava otelleri”nde ikamet eden kendisi gibi pek çok insanı Alibeyköy’deki Tevfik Aydeniz Spor Kompleksi’ne sürükleyişine şahitlik eder.
“Şöyle baktığın zaman, şu durumda olacak, olmayı isteyecek kimseyi göremiyorum ben yani” diyor en fazla kırklı yaşlarını süren genç adam. İstanbul’u teslim alan soğuk kış şartlarının sokaklardan bu spor salonuna kürediği pek çok can tanesinden biri o da. Parke sahanın ortasında, portatif bir ranzada oturuyoruz. Yaklaşık 200 kişinin paylaştığı spor salonunun uğultusunda kayboluveriyor alkolden çatlayan sesi: Üslubu, Türkçesi, söyledikleri bir miktar yüksekten düştüğünü gösteriyor. Burada dinlediğimiz bilinçakışı tekniğinin en doğal örneklerini sunan pek çok hikayeden midir bilmem, Oğuz Atay’ın Beyaz Mantolu Adam’ını çağrıştırıyor bana.
O suskun öykü kahramanının konuşan haline bürünüp, bu öldürücü soğuklarda o ana kadar yolu o spor salonuna düşen altı yüz küsur kişinin hikayesini genel hatlarıyla açıklıyor bize: “…Hepimizin hayatında bir kırılmalar, düşme kalkmalar oldu yani, tökezlemeler oldu. Bir şekilde, bir şeyler dağıldı yani, yuva dağıldı, ne bileyim, aile ortamı dağıldı. Koptuk… Hep gurur meselesi yaptık bir şeyleri. Bir şeyleri daha ince düşündük, daha hassas düşündük. Onlar gibi geniş olamadık yani hiç. Biraz içimize kapanık olduk, kendimizi serbest bırakamadık. İlk söylenen kötü kelimeyi, içimizde bi ton şey yaptık yani, içerledik, sorun ettik. O açıdan yani…” İsmini vermiyor, fotoğrafı çekilsin istemiyor: “Onlar” sevinmesin diye.
BÜTÜN EVSİZLER BİR 'ONLAR'...Kim “onlar”? Bilmiyorum. Ama burada konuştuğum bütün evsizlerin bir “onlar”ı olduğunu biliyorum. Dinlediğim bütün hikayeler dünyayı ikiye bölüyordu. Anlatıcı ve onlar, namertler, zalimler, hainler, alçaklar arasından çizilen bu uzun çizgi sanki zamanla usul usul evriliyor ve hikayenin kahramanını adına yalnızlık denen, yoksulluk, düşkünlük, İstanbul sokakları, kimsesizlik ya da alkol denen bir fasit daireye, ölümcül bir döngüye hapsediyordu. Hikayeler benzeşti ama üslup sonsuzdu.

Yanımıza yaklaşıp bir şarkının ezgileriyle Sigara isteyen şu adam gerçekten şarkı mı söylüyor yoksa haberleriyle, yurttan sesleriyle, reklamlarıyla, solistler geçidiyle, 24 saat yayın yapan bir Radyo istasyonuna mı öykünüyor? Peki ama bu yürüyen radyo istasyonu nasıl katmerli bir yalnızlığın sonucu? Şu sorulara güzel güzel cevap veren ihtiyar, yarasına basan soruyla beraber, nasıl birdenbire geçmişin bataklığında kayboluveriyor, onu birden gerçekliğin bu kadar uzağına düşüren bu Darbe nasıl bir darbe, acısı nece bir acı? Burada tanıdığım hayatın hoyrat darbelerine maruz kalmış insanların gerçeklikle aralarında bu kadar geniş açı varken düşmeleri, kaybolmaları, şaşırmaları bana tuhaf gelmiyor ama hayatı onlar için kolaylaştırmaya çabalamayan bir sistem tuhaf geliyor.

'ABLA SENDE KONTÖR VARDIR...'Sert kış koşulları nedeniyle evsizlerin ikametine açılan bu spor salonuna genel olarak Zabıta ve 112 acil servis aracılığıyla getiriliyorlar. Polisin ya da bizzat vatandaşın getirdikleri de oluyor. Gelen ihbarlara göre merkezden yönlendirilen AKOM’a bağlı gezici ekipler evsizleri bulundukları yerden alıp spor salonuna ulaştırıyor. Bazılarını komşuları, mahallenin sakinleri Haber veriyor. Bazıları cesaretini toplayıp yoldan geçen telefonu ve kontörü olan bir ‘beyefendi’ ya da ‘hanımefendi’den rica ediyor: “Ağabey/Abla sende kontör vardır; bir telefon etsen de gelip alsalar bizi.”

Türkiye’de, İstanbul’da evsizlere yönelik özel bir kurum yok. Sistem evsizler için özel bir çabayı çok görse de, Skandal olabilecek ölümlerine de izin vermiyor. Evsizler de yaşamaya devam etmek için bu yardımdan faydalanıyorlar. Evsizler sistemin (şu durumda Büyükşehir Belediyesi ve Belediyeye bağlı Kayışdağı Darülaceze eliyle) sunduğu bu Yaşam tarzına uyum sağlamakta zorluk yaşıyor, hazzetmiyorlar. Oradayken sıkça şahit olduğumuz gibi, dışarısı o kadar soğuk olmasa orada bir dakika durmayacaklarını sürekli belirtiyorlar. Genel olarak, sokaklarda, kendi yoksulluklarında ve yalnızlıklarında özgür yaşamayı tercih ediyorlar. Zaten sistem de onlara soğuklardan sonra da devam edecek bir koruma sunmuyor. Bu seferberlik geçici, ölümcül soğuk dalgası geçinceye kadar. Tatsızlık yaratacak bir ölümü engellemek gerekiyor, hepsi bu. Aralarında zımni bir anlaşma var: biri hayatını korumaya çalışırken, diğeri prestijini korumak derdinde.

ŞAŞIRTICI DEĞİL...Buna rağmen bizim orada olduğumuz 25 Ocak 2010 akşamı ilk ölüm haberi geliyor: Ayvansaray’da bir teknede yaşamaya çalışan 65 yaşındaki Cemal Yıldırım donarak hayatını kaybediyor. Bu üzücü haber bir yanıyla şaşırtıcı değil, çünkü AKOM öncülüğünde tek bir merkezden yönlendirilen tarama ve ihbara dayalı bir evsizleri toplama çalışmasının pek çok insanı açıkta bırakacağı açık. Fiziksel ve zihinsel sıkıntılar yaşayan, şiddete uğramış, içine kapanık, toplumdan korkan, bağımlı insanlar söz konusu.
İstanbul gibi bir metropolde, daha örgütlü, yerel yönetim birimlerinin de dahil edildiği sayıma dayalı bir sistemin uygulanması elzem görünüyor. Her mahallede, her ilçede kaç evsiz var bilmek zor değil. Bu insanların sürekli bir merkezde yaşamasını sağlamak kolay görünmüyor ama her ilçede evsizlerin takibatını yapan, sorunlarıyla ilgilenen sosyal hizmet uzmanlarının istihdam edildiği, zorda kalınca gidebilecekleri merkezler kurulabilir. Bu tür merkezlerin ilçe halkının gönüllülüğe dayalı aktif desteğine mazhar olacağı da aşikâr. Eğer bunlar yapılmıyorsa, o gece şahit olduğumuz azami çabalara, zorlu çalışma şartlarına rağmen ölümler kaçınılmaz olacak ve yapılanlar geçici bir çözüm olmaktan, yöneticiler açısından sıkıntı yaratacak bir ölümü engelleme çabasından öteye gitmeyecektir. Evsizlerin insanca muameleye, sürekli ilgiye ihtiyacı var.

Eğer bir kış gecesi bir evsiz...

Kadınların da derdi, erkeklerin de...

İSTANBUL - Eski insanların cımbız, ip, ustura ve balmumuyla savaş açtıkları tüy ve kıllardan, Modern insan kalıcı bir yöntem olan lazer epilasyonla kurtuluyor.
Medical Park Fatih Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Fatma Gündüz, modern yaşamın en önemli estetik sorunlarından biri olan istenmeyen tüy ve kılların çözümünde başvurulan lazer epilasyon yöntemini anlattı."İnsanoğlunun asırlardır farklı yöntemlerle çare aradığı istenmeyen tüyler günümüzde ise son derece modern yöntemlerle yok ediliyor. Kuşkusuz bu yöntemlerin en etkilisi epilasyondur. Epilasyon; kılların kökü ile birlikte uzaklaştırılması demektir. Epilasyon yöntemleri geçici ve kalıcı olarak iki grupta değerlendirilir. Günümüzde oldukça opüler, güvenilir ve kullanımı hem uygulayan hem de uygulanan açısından oldukça konforlu bir yöntem olan lazer sistemleridir. İlk kez 1996 yılında FDA onayı ile lazer sistemleri epilasyon amaçlı kullanılmaya başlanmıştır. Lazer epilasyonda ışık enerjisi kullanılarak kıl kökü yıkımı gerçekleştirilmekte. Burada hedef kıl kökü olduğu için yan etki riski çok azdır."
EPİLASYON ÖNCESİ Doktor KONTROLÜ ŞARTLazer epilasyona başlamadan önce kişinin deri tipi, kıl rengi, kıl tipi, kıl yoğunluğu, kıl kalınlığı, hangi bölgeye uygulama yapılacağı ve hormon yapısının değerlendirildiğini söyleyen Dr. Gündüz, başarılı epilasyonun püf noktalarını anlattı ve epilasyon hakkında sık sorulan soruları yanıtladı. "Bunlar kişinin beklentilerine ne düzeyde cevap verebileceğimiz konusunda bize fikir verir. Uygulama öncesi iyi bir muayene ve öykü alınması gelişebilecek yan etkiler açısından önemlidir. Kişide o anda bir deri enfeksiyonu bulunması, tekrarlayan uçuk öyküsünün olması, ışığa hassasiyet oluşturan hastalığı bulunması ya da buna neden olan bir ilaç kullanması gibi durumların önceden belirlenip buna göre davranılması gerekmektedir. Çünkü amaç her şeyden önce var olan durumu kötüleştirmemektir."
BAŞARILI EPİLASYON İÇİN ALTIN KURALLARİşlem öncesi kıl köklerinin aynı yaşta olması için en az 3 hafta kıllar kökü ile alınmamalıdır. Epilasyon öncesi hassas bölgelere ağrıyı azaltıcı kremler sürülebilir.Seanslar 1-3 ay aralarla yapılmaktadır. Bu süre yüzde kısa bacaklarda ise uzundur.Lazer epilasyonun başarısı uygulama bölgesi ve uygulama yapılan cihaza göre değişir. Örneğin, alt bacak, koltuk altı, genital bölge ve kollarda başarı daha fazla iken yüz, göğüs arası ve göğüs ucu gibi bölgelerde iyi sonuç almak için daha çok uygulama yapmak gerekebilir.İşlem sonrası kızarıklık ve kabarıklık gelişebilir. Ancak bu belirtiler çoğu kez birkaç saatte geçer.İçi su dolu kabarcık olmamışsa Makyaj yapılabilir. Kabarcık varlığında pansuman yapılmalıdır.Hasarlanan kıllar 10-15 gün içinde dökülür.Lazer işlemi mutlaka bir doktor gözetiminde yaptırılmalı. Güzellik hepimizin istediği bir şeydir ama önce Sağlık gelir.
LAZER EPİLASYON HAKKINDA EN ÇOK MERAK EDİLENLERHamilelere uygulanır mı? Bilinen bir risk olmamasına rağmen genel tıp etiği gereği hamilelere uygulanmamaktadır.
Kaç yaşından itibaren uygulanabilir?15-16 yaşından itibaren (ergenliğe giriş) uygulanabilir.
Lazer kanser yapar mı? Bu soru daha çok koltuk altına uygulandığında meme, genital bölgeye uygulandığında rahim ya da yumurtalık kanserine neden olur mu şeklinde oluyor. Lazer sistemleri, tıpta 40 yıldır uygulanan sistemler. İlk kez göz alanında uygulanmış ve şu anda birçok dalda güvenle kullanılıyor. Kanser ya da başka bir hastalığa neden olduğuna dair bulguya rastlanmamış.
Lazer sırasında neden gözlük kullanılıyor?Lazer ışını retina dediğimiz gözün görme hücrelerinin olduğu kısma gelirse körlük riski var. Bu yüzden hem kullanıcı hem de hastanın koruyucu gözlük takması gerekmekte.
Epilasyondan sonra herhangi bir krem kullanılmalı mı? İşlemden sonra bir hafta süreyle kişinin nemlendirici kremler ve güneş koruyucu kullanması gelişebilecek yan etkileri önlemeye yardımcı olur.
Kadınların da derdi, erkeklerin de...

SİYAD Ödülleri nde Hayat Var

İSTANBUL - 42. SİYAD Ödülleri dün gece Beşiktaş Kültür Merkezi’nde yapılan törenle sahiplerini buldu. Cem Yılmaz’ın sunduğu törene Türk sinemasının önemli isimleri katıldı.
Reha Erdem’in 'Hayat Var'ı 'En İyi Film' dahil 4 ödülle dönerken, Yağmur ve Durul Taylan’ın 'Vavien'i aday olduğu 11 dalın 5’inde ödüle uzanan Film oldu. 'Neşeli Hayat' ve 'Uzak İhtimal' ise birer ödül kazandı.
Ödül konuşmasında Reha Erdem, hiçbir zaman ödül beklemediğini ama yine de verildiği zaman çok büyük bir heyecan olduğunu söyledi. Erdem, şöyle devam etti: ''Diğer ödülleri 3-5 kişi veriyor ama burada 50'nin üzerinde Sinema yazarı verince kabul edilmiş oluyıorsunuz. "Devam" diyorlar. ''Daha da dene'' diyorlar benim anladığım. O yüzden çok mutluyum.''
En İyi Senaryo ödülünü kazanan Engin Günaydın ise, ''Senaryo benim için önemliydi. Bu benim için bir onay oldu. Özellikle sinema yazarları önemli. Türk sinemasında çok önemli düşünceler. O düşünceler destekledi filmin senaryosunu...'' diye konuştu.
Gece boyunca 13 dalda ödül kazanan yapıtlar açıklanırken Onur Ödülleri, Tuncan Okan Emek Ödülü ve Ahmet Uluçay Umut Ödülü de sahiplerine verildi.
2009’da Türkiye sinemalarında gösterime giren yabancı filmler arasında yapılan seçimde ise Steve McQueen’in yönettiği 'Açlık' 'En İyi Yabancı Film' ödülünü kazandı.
Geceye, uzun konuşmasıyla Türkan Şoray'ı sahnede yaklaşık 10 dadika bekleten Atilla Dorsay'ın çıkışları damgasını vurdu.
Dorsay, ''Rahat rahat konuşabilirim çünkü bu gece televizyondan yayınlanmıyor ödül töreni, beceremedi arkadaşlarımız'' dedi ve Cem Yılmaz'a da sataşmayı ihmal etmedi:
''O, son zamanlarda türlerin parodisini yapmaya başladı. Bilimkurgu, taş devri taşlaması, western derken herhalde sıra yakında korku filmine gelecek. Ama ne zaman sıra bir zombi parodisi yapmaya gelecek, dur arkadaş diyecekler, onu eleştirmenler yaptı. Böylelikle galiba Cem Yılmaz'ın taşlamalarını biraz elinden alacağız. Ama bence Cem Yılmaz'ı bundan daha fazla kızdırmış olması gereken şey, 'Yahşi Batı' için yazdıklarımız. Pek sempatiyle bakmadık bu filme. Halbuki önceki filmini daha çok sevmiştik...
RUH YÜCELİĞİ OLARAK GÖRÜYORUMBuna rağmen Cem Yılmaz burada ve bu geceyi sunuyor. Ben bunu bir ruh yüceliği olarak görüyorum. Kendisine buradan teşekkür ediyorum. Belki de yanılıyorum bunun arkasında büyük bir intikam planı var. Bizi harcamaya başladı bile ve sanırım gece boyunca da devam edecek.
Dorsay'ın sözlerine, Cem Yılmaz'ın esprili cevabı gecikmedi:
'ÖNEMLİ OLAN KATILMAKTI'Efendim ruh yüceliği dediğiniz nedir ki, bu incelikli değinmenizden dolayı çok teşekkür ederim ama gerçek duygum şudur ki, filmlerin bu işe bizden daha çok yoğunlaşmış kişilerce değerlendirilmesi, beğenilmemesi dahil, daha iyisini yapmak için bir motivasyondur. (Sesini inceltiyor) Bu Güzellik yarışmasında "önemli olan katılmaktı" diyen kızlara benzese de benim gerçek duygum budur.
'KARA KALP', 'LAS MİS DOS'...''Bir şeyi hatırlatayım. Reha Erdem'i görünce hatırladım. Benim filmografimde anılmayan bir filmimiz var. Reha'yla beraber yaptığımız 'Yalnızlık' isimli film, Zeki Demirkubuz'la birlikte yaptığım 'Kara Kalp' ve Ferzan Özpetek'le 'Sarıl Bana', Fatih Akın'la yaptığım 'Las Mis Dos'... Bunlardan bahsedilmedi, buna biraz kırıldım.''
KÜRKLE SAHNEYE ÇIKIYOR...''Sinema Yazarları Derneği'ne arada ödeme yaptıkları için teşekkür ediyorum. Tabii bu şaka elbette, bu kürkle ilgili vermek istediğim mesaj, birinci yapay olması. İçeride buldum, kuliste dediler ki, ''Yapma, hayvan hakları ayaklanır'' dedim ki, ''Ayaklansaydı benim için ayaklanırdı zaten. Atilla beye şunu vurgulamak için giydim kürkü, yeni jenerasyon SİYAD'la ilgili komite, çok saçma sapan şeylere para harcıyor.
'BELGESEL DEDİYSEK O KADAR DA DEĞİL'''Belgesel niteliğindeki filmleri göreceğiz, yalnız benim de bir katılımım oldu. 1984'te çekilen sünnet kasetimi verdim ama değerlendirme dışı, 'belgesel dediysek o kadar da değil' diye dışlandı.
Diğer yandan Yılmaz'ın tören çıkışında basına verdiği demeç ise kafaları karıştırdı: ''Atilla abi bizim çok sevdiğimiz bir abimiz, çok önemli bir Müzik insanı.''
SİYAD Ödülleri'nde 'Hayat Var'

En ünlü güzellik masalları


Doğru bildiğiniz ama aslında yanlış olan Güzellik sırlarını okuduğunuzda siz de şaşıracaksınız. İşte 10 güzellik masalı...



HABERİN DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
En ünlü güzellik masalları

Güzelliğiniz için

Hem bakıyor hem koruyor

Soğuk havalarda gün boyu yaşadığımız çevresel olumsuzluklardan dolayı boyun ve yüzümüz nefes almamaya başlar. L'rouge serisinde yer alan gündüz kremi Hyaluronic Acid, nem oranını ve esnekliği artırarak cildinizin doğal koruma bariyerini güçlendirmeye yardımcı olur.



Bu Parfüm stresten arındırır

Shiseido, Modern kadını kaygılarından kurtarmak için, Zen parfümünü, aromakolojik içerikler kullanarak hazırladı. Zen Eau De Parfum Limited Edition parfümün içeriğinde bulunan Çin gülü ve Lotus çiçeği, stresi yok ediyor.



Cilde narlı bakım

Dünyaca ünlü Güzellik markası 'Pure Beauty-Saf Güzellik', Narlı Anti-Oksidan Cilt Bakım Serisi ile Türkiye'de sadece Watsons Mağazaları'nda satılıyor. Pure Beauty markası, farklılaşan cilt bakım ihtiyaçları için tüm dermatolojik testlerden geçirilmiş altı ürünü kapsıyor.
Güzelliğiniz için

Denizden gelen nimetler cildinizi gençleştiriyor

Kozmetik ve cilt bakım ürünleri sektörüne baktığınızda, kadın girişimcilerin önemli bir yer sahibi olduğunu görürsünüz. Hemcinslerinin ne istediğini iyi bilen kadın girişimciler, attıkları doğru adımlarla bu sektörün liderleri arasına girmeyi başarıyor. Cindy Melk de bu kadınlardan biri. 1989 yılında kurduğu H2 O Plus markası, şu anda 64 farklı ülkede satılan Melk, kadınların ihtiyacını çözmüş bir girişimci. Kimyada suyun formülünü temsil eden H2 O Plus; cilt bakımında denizden ilham alan yepyeni bir yaklaşım ile geliştirilmiş, yağsız ve su bazlı yüz ve vücut bakım ürünleri markası.



KAYNAĞI DENİZ

Geçtiğimiz aydan itibaren Türkiye'de de Boyner mağazalarında satılmaya başlanan H2 O Plus'ın tüm ürünlerinin içerik maddeleri, denizden elde ediliyor. Cindy Melk, H2 O Plus'ın görevini; "Vitamin, mineral ve besinlerle dolu olan deniz içeriklerinin gençleştirici gücü ile cildin neminin korunması" olduğunu söylüyor. Melk, "Su, tüm canlılara güç veriyor ve canlılık kazandırıyor. Sağlıklı bir cilt için temel unsur sudur. Cildin canlılığı ve sağlığı için iyileştirici ve sıradışı bakımlar sunuyoruz. İnsan vücudunda da bulunan 60 deniz mineralinden ve besininden birçoğunu kullanıyoruz" diye konuşuyor.



DOĞAL ALTERNATİF

H2 O Plus; Cilt Bakımı, spa, banyo ve duş ürünlerinden oluşan bir ürün dünyası sunuyor. Marka, Güzellik ve bakım pazarında yaygın olan gözenek tıkayıcı ve yağ bazlı cilt bakım ürünlerine doğal bir alternatif oluşturuyor ve 500'ün üzerinde formülasyondan oluşan bir portföyü bulunuyor. Deniz suyu fiziksel bakımdan insan vücudunun birçok bileşeni ile neredeyse aynı. Bu nedenle, su ve denizden elde edilen maddeler kolaylıkla absorbe ediliyor, cildin yenilenme süreçleri ile uyumlu ve etkin bir şekilde çalışıyor.

Denizden gelen nimetler cildinizi gençleştiriyor

Aysun basın yüzünden kaçtı

BÜYÜK HIRSLARIM YOK AMA OYUNCULUK HEDEFİM VAR!

10 yıl önce hem Türkiye'nin hem de Avrupa'nın 'En İyi Modeli' seçilen ve 2003'te Türkiye Güzeli olan Tuğba Karaca, kariyerine oyuncu olarak devam etmekte kararlı. Şafak Sezer'le birlikte 'Kutsal Damacana 2: İtmen' filminde rol alan Karaca, "Öyle büyük hırslarım yok benim... Tek amacım kendimi geliştirmek, hayatıma birçok şey katmak" dedi.



TANINMAK İSTEMİYORDUM

Boxer dergisi için objektif karşısına geçen Tuğba Karaca, hakkında merak edilenleri anlattı...



Modellik kariyeriniz nasıl başladı? Biraz o günleri anlatır mısınız?

Bodrum'da tesadüf eseri Başak Gürsoy'la tanıştım. Kendisi benim model olmaya çok uygun olduğumu ve mutlaka bunu yapmam gerektiğini söyledi. "Senin gibi güzel kızlara ihtiyacım var" dedi. O kadar ısrar edince annemle birlikte görüşmeye gittik. Fotoğraflarımı çektiler ve hemen profesyonel kataloğa koydular. Böyle olunca da annem yapılan işe çok güvendi. Aslında yaşım tutmuyordu. O nedenle sözleşmeyi de annem imzaladı. Böylece modelliğe resmi olarak başlamış oldum.



2003 yılında Türkiye Güzellik Kraliçesi seçildiniz. Yarışmayı kazanacak kadar iddialı mıydınız?

Ondan önce 2000'de 'Best Model of Turkey' ve 'Best Model of Europa' seçilmiştim ama hiç tanınmıyordum. Medyatik biri de değildim. Aslında o dönem böyle olmasını ben istemiştim. Pek tanınmak istemiyordum. Çünkü istediğim her şeyi yapabiliyordum. 2003'te Türkiye güzellik yarışması'na katıldım ve kraliçe seçildim.



"Tanınmak istemiyordum" dediniz ama bir yandan da güzellik yarışmalarına katılmaya devam etmişsiniz...

Hayır, o şekilde değil. Demek istediğim, medyatik biri olarak tanınmak istemiyordum. Barlarda gezen, sabahı sabah yapan biri olarak anılmak istemedim. Benim için önemli olan, işimde iyi olmaktı. Her zaman da öyle oldu zaten. Tabii istemeden medyatik olanlar da var. Mesela Aysun Kayacı benim çok yakın arkadaşım. Ortalarda olmayı hiç istemiyor ama yine de medyada haberleri çıkıyor. Sırf bunlardan bunaldığı için yurtdışına gitti ki, rahat etsin biraz.



NORMAL BİR HAYATIM VAR

Şu sıralar neler yapıyorsunuz? Bulunduğunuz yerden memnun musunuz?

10 sene modellik yaptım ve gerçekten çok yoğun geçen yıllardı. Dünyada gitmediğim yer kalmadı ama artık sektör daraldı. Şimdi sunuculuk ve oyunculuğa yönelmek istiyorum. Şafak Sezer'le birlikte 'Kutsal Damacana 2' filmini çektik. Yeni gösterime girdi. Çok güzel bir Film oldu. Şu anda çok mutluyum. Öyle büyük hırslarım yok benim. Tek amacım kendimi geliştirmek, hayatıma birçok şey katmak. Ben aynı zamanda ev hanımıyım. Evimle ilgilenmeyi çok seviyorum. Sabah altıda kalkıp eşimi işe gönderiyorum ve sonra işlerimi toparlıyorum. Gayet normal bir hayatım var ve ben de çok mutluyum.



BİR KERE YÜRÜDÜM HEMEN KABUL ETTİLER

İlk defilenizde Vakko'yla çalışmışsınız. Heyecanlandınız mı, korkularınız oldu mu?

O dönem Vakko'nun elemeleri varmış. Fakat benim haberim yoktu bu elemelerden. Öğrendiğimde de çoktan bitmişti. Başak Gürsoy mutlaka beni de görmelerini istemiş. Beni apar topar görüşmeye çağırdılar. O zamanlar kısacık erkek gibi saçlarım vardı. Bana mini bir etek, altına da topuklu ayakkabı giydirdiler ve yürüttüler. Bir yürüdüm geldim ve 'Tamam' dediler. Normalde üç-dört elemeden sonra seçiliyor modeller ama beni hemen kabul ettiler.



Model olmadan önce Defile izler miydiniz?

O da çok ilginç bir hikayedir. İzmir'de yaşarken Efes Oteli'ne Vakko defilesi gelmişti ve biz de çok merak edip arkadaşlarla izlemeye gitmiştik. Yürüyen bir podyum vardı. Mankenler hareketsiz şekilde duruyorlardı. Çok etkilenmiştim. Deniz Pulaş'ı da ilk kez orada görmüştüm. Çok ilginçtir ki, çıktığım Vakko defilesinde de hareketli podyum vardı ve bu kez ben de üstündeydim. Yanımda da Deniz Pulaş vardı...



MANKENLİĞE HİÇBİR ZAMAN ARA VERMEDİM

Modelliği bıraktığınız söyleniyordu...

Evlendikten sonra ara verdiğim söylendi ama hayır, vermedim. Henüz evliliğimin ikinci ayındayken bile, yurtdışında defilelere katıldım. Bu haberlerden sonra özellikle modelliği bırakmadığımı kanıtlamak için daha da çok defileye çıktım. 2008'de mesleki anlamda bazı şeylere kızdım, kırıldım ve bir süre kendimi başka şeylere yönelttim.



O dönem neler yaptınız?

Oyunculuk ve diksiyon dersleri aldım. Haldun Dormen'le çalıştım. Onun öğrencisi oldum. Bu arada da sunuculuk teklifleri geldi. Zaten hayatınıza nasıl yön verirseniz öyle gidiyor. Şimdi iki senedir 'Mega Magazin' isimli programı sunuyorum. Program Canlı yayınlanıyor ve bu da benim için doğru bir tecrübe diye düşünüyorum. İşin eğitimini aldığım için çok fazla heyecanlanmadım, daha doğrusu korkmadım



* EN seksi SEÇİLDİLER



* DİZİLER NEREDE ÇEKİLİYOR?



* OCAK AYININ KAPAK GÜZELLERİ



* HANGİ ünlü NEREDE OTURUYOR?



* ÜNLÜLER HANGİ TAKIMI TUTUYOR?



* ÜNLÜLERİN BOYLARINI BİLİYOR MUSUNUZ?



* Magazin TURU İÇİN TIKLAYINIZ



* ANA SAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ



Aysun basın yüzünden kaçtı

SİVİLCELERİNİZDEN KONYAKLA KURTULUN

Yaşadığınız bu yoğun sivilce sorununun nedeni, sağlıksız Beslenme şekliniz veya dolaşım bozukluğu olabilir. Size öncelikle hamama gitmenizi ve kese yaptırmanızı tavsiye ediyorum. Bu uygulama, kan dolaşımınızı olumlu etkileyecektir. Ayrıca, bir fincan taze limon suyu ile bir fincan konyağı karıştırın. Eğer cildiniz çok hassas değilse; hergün vücudunuzun farklı bölgelerinde bulunan sivilcelerinizin üzerine bir pamuk yardımıyla bu karışımdan sürün.


SİVİLCELERİNİZDEN KONYAKLA KURTULUN

SEKSİ KOKULAR

FHM



Koku, seksşin çok önemli bir parçasıdır, bunu kimse inkar edemez. sevişme anında hiçbir şeyi önemsemeyiz gibi gözükse de doğru koku eşliğinde sevişmek her şeyden daha güzeldir. Kadınlar sevişme sırasında çok ağır kokuların kullanılmasından hoşlanmazlar. Sadece duş jeli kullanıp onların karşısına çıkmanız bile yeterli olabilir. Bir diğer dikkat edilmesi gereken de kadınların kokulara da sadık olduklarıdır. Bir diğer dikkat edilmesi gereken de kadınların kokulara sadık olduklarıdır. Şans eseri eski erkek arkadaşının kullandığı kokuyu sürerseniz çok hoş karşılanmayabilirsiniz. Evet, kokular her vücutta başka sergilenir ama bunu bir kadının burnu ayırt edebilir Yatarken ne sürerseniz sürün mutlaka hafif bir şey olmasına dikkat edin!







1. Güçlü: Paco 1 million



"Off, bu çok güçlü. Paco bu öyle değil mi? Eski sevgilim bu parfümü kullanıyordu. Bana kötü hatıralarımı anımsattı. Bunu süren biri yanıma gelmesin! Sonraki...



Nabız: 59 bpm (dinlenirken 56 bpm'ydi)



Gözbebekleri: 5 mm (normalde 5mm)



Yanak: Hafif kızarık







2.Eski dönem: Brut



"Oooh, bu çok güzel. Aynı sabun gibi kokuyor. Ama sanki kokulu sabun gibi. Şişesi de güzel sanki bira şişelerini andırıyor. Bunu süren birine karşı kendimi yakın hissediyorum.Sevdim, tavsiye ederim.



Nabız: 61 bpm



Gözbebekleri: 6mm



Dudaklar: 0,6 mm



Yanak: Hafif kızarık



3. Klasik: Boss



" Bunu tavsiye ederim, zaten bir yerden hatırlıyorum. Evet, Hugo bu! sanıtım birinin üzerinde bu kokuyu koklamıştım.Çok erkeksi. Kesinlikle Justin Tmberlake'ın banyosunda vardır bundan. Hoş, onun banyosunda olmayı ben de isterdim. Tanrım, bu Parfüm beni delirtti.



Nabız: 66 bpm



Gözbebekleri: 6.5 mm



Dudaklar: 0.7 mm



Yanak: Bayağı kızardı



4.Hafif: Jean Paul Gaultier



" Bu biraz feminen birkoku. Jean Paul değil mi bu? Şişesi gayet güzel ama koku hakkında aynı şeyi söyleyemem. Çok alışamadım bu parfüme.Kullanan çok arkadaşım var, demek ki sevilen bir parfüm. Ama şişesine bayılıyorum!



Nabız: 59 bpm



Gözbebekleri: 5 mm



Dudaklar: 0.2 mm



Yanak: Hafif kızarık





5.Taze: Burberry



Yeni temizlenmiş, ferah bir ev gibi kokuyor. Sanki ortamı kokutsun diye yarım limonu ortasından kesip masaya koymuşsunuz gibi. Yatak odasında sürülse ferahlatıcı bir etki yapar hemen uyumaya başlardım sanırım.



Nabız: 58 bpm



Gözbebekleri :5 mm



Dudaklar: Değişim olmadı



Yanak: Hafif kızarık





6.Şekerli: Pheremone Spray



Aman Tanrım bu da ne? Çok votka içtikten sonra ağızdan çıkan kokuya benziyor. Hiç seksi değil, sınıfta kaldı!



Nabız: 67 bpm



Gözbebekleri: 4.5 mm



Yanak: Söylemeyelim!


SEKSİ KOKULAR

HERHANGİ BİR KADINDAN FARKSIZ

Marie Claire



Evet; o ailesini her şeyin önünde tutan, doğruyu söylemekten asla çekinmeyen, yaşını saklama gereği dahi duymayan bir kadın.



Marie Claire: 40'lı yaşlarını süren olgun bir kadın olarak neler hissediyor, neler yaşıyorsunuz?



Demi Moore: Artık sadece kendi seçimlerimin peşinden gidiyor ve fikirlerimi de sonuna kadar savunabiliyorum. Beklentilerden çok düşüncelere odaklandım diyebilirim. Yaşanan anın tadını çıkarmayı öğrendim. Elimde olanla yetiniyor, ancak zaman içinde de hep daha iyiyi başarmayı hedefliyorum. Kendimle barış imzaladım.



M.C.: Günümüzün Lolita'lar değilde gerçek kadınların çağı olduğunu mu düşünüyorsunuz? Peki Sinema bunun neresinde duruyor?



D.M.: Herkes için yeterince yer olduğu inancındayım, ancak bizlerin, 40'lı yaşlarını süren oyuncuların da talep görmesi çok hoşuma gidiyor. Örneğin Helena Rubinstein, yeni ürününün yüzü için beni seçtiğinde çok mutlu oldum. 2007 yılıydı ve 40 yaşımı geride bırakalı epey olmuştu.



M.C.: Formunuza ya da kişisel tarzınıza dair neler keşfettiniz bu süreçte?



D.M.: Kendimi tanımayı, Moda olanın arkasından bilinçsizce koşmamayı ve başkalarını taklit etmemeyi... Bugün artık sadece bana yakıştığını düşündüğüm ve kendimi içinde iyi hissettiğim kıyafetleri giymeyi tercih ediyorum.



M.C.: Formda kalmak için sihirli formülleriniz var mı?



D.M.: Sağlıklı beslenmek, sağlıklı yaşamak. Şeker ve yağ kullanmıyorum.Kaliteli uykuya önem veriyorum. Pilates ve Yoga Yaşam biçimim. Spor konusunda çok disiplinliyim ve sürekli kendimle yarışıyorum. Ancak mesleğim gereği zaman ayırmakta zorluk çektiğim de oluyor. Kimi zaman da yorucu bir günün sonunda tembellik de ağır



basabiliyor. Bir an önce eve gidip dinlenmek istiyorum.



M.C.: Son günlerde Güzellik adına zamanınızı neler alıyor; yüzünüz, saçınız, bedeniniz, ruh haliniz değişim gösteriyor mu?



D.M.: Kendimi iyi hissetmeyi ve çevremdekilerle uyum içinde yaşamayı önemsiyorum. Spritüel bir arayış içindeyim ve hem evrenle hem de başkaları ile aramdaki bağ son derece değerli. Tabii ki dış görünüşüm de önemli ama sanırım bu ayrıntıya yüklediğim anlam zamanla çok değişti. Temiz görünmek için elimden geleni yapıyorum, gerisi çok da önemli değil.



M.C.: Tembel davrandığınız herhangi bir bakım ritüeli var mı?



D.M.: Gece bakımlarının daha pratik olmasını isterdim doğrusu. O konuda çok da disiplinli değilim. Üşendiğim çok olmuştur. Bence en büyük güzellik sırrı nedir biliyor musunuz? Gülmek! Olumlu elektrik güzelliğin en büyük anahtarı.



M.C.: Sabah kalkıp aynaya baktığınızda neler görüyorsunuz?



D.M.: Sabah ilk işim aynaya bakmak olmuyor. Önce yüzümü buz gibi suyla yıkıyorum. Böylelikle hem uykunun izlerini hızla yok ediyorum hem de cildimi canlandırıyorum. Sonrasında aynaya baktığımda, ender de olsa çizgilerimi görüp yorgun olduğumu düşünebiliyorum. Bazen de kendimi beğenip gülümsüyorum.



M.C.: Yüzünüzde ince çizgiler ya da kırışıklıklar belirdiğinde estetik cerrahiye başvurmayı düşünür müsünüz?



D.M.: Sadece endişeleri yok etmek içinse, hayır!



M.C.: Yüzünüzde en hoşunuza giden?



D.M.: Kesinlikle gözlerim ve her gün özenle boyadığım kaşlarım.



M.C.: Şu andaki tarzınız; 20 - 30 yaşınızdaki tarzınıza paralel mi?



D.M.: Kesinlikle hayır! O yaşlarla insan henüz kendini arıyor. Dahası beğenilmek adına birçok hata da yapabiliyor. Oysa 45 yaşında artık kişiliğiniz kadar tarzınız da oturmuş oluyor. Belli renklere, belli kalıplara daha sadık kalıyorsunuz. Benim renklerim siyah, beyaz ve gridir. Belki biraz da tembellikten. Günlük hayatımda ise babet'leri, kırmızı halıya sakladığım gösterişli topuklulara tercih ediyorum. Lanvin'in babet'lerinden oluşan küçük bir koleksiyonum var. Tasarımcılar arasında da vazgeçilmezim Alber Elbaz.


HERHANGİ BİR KADINDAN FARKSIZ

GÜZELLİĞİNİN SIRRI

Dünyanın en seksi kadınları arasında yer alan Megan Fox,formunun sırrını açıkladı. Diyet yapmadığını söyleyen 22 yaşındaki güzel, “Son zamanlarda yediklerime hep balzamik sirke ekledim ve vücudum resmen yenilendi! Sirke sindirim sistemimi temizliyor, böylece kilo almıyorum” dedi.


GÜZELLİĞİNİN SIRRI

KUSURSUZ BİR VÜCUT

Ölü derilerinizden kurtulun...

Ünlü isimlerin terapisti Nichola Joss; "Tıkanmış gözeneklerden, kurumadan ve batıktan kurtulmanız için her gün cildinizi ölü derilerden arındırmanız gerekiyor. Yoksa her gün nemlendirici kullansanız dahi ürün tıkanmış gözenekler nedeniyle beklenen etkiyi gösteremez" diyor.

Güzellik merkezinde

Sadece bir seans mikrodermazyon ile cildinizdeki pürüzleri ve ufak şişleri en aza indirmeniz mümkün. Her Güzellik merkezinde farklı materyaller kullanılarak gerçekleştirilen bu yöntemler arasında son zamanlarda kristal temizleme dikkat çekiyor.

Evde

Amerika'da oldukça popüler olan Space NK'nin Japanese Body Wash Cloth adlı ürünü cildinizi yıkanırken keselemenize ve ölü hücrelerinizden arınmanıza yardımcı oluyor. Ancak keselenmek yerine hafif bir peeling ürünüyle cildinizi temizlemeyi tercih ediyorsanız, içerisinde hidroksik asiti bulunan ürünleri tercih etmelisiniz.

Göz kamaştırın

Parlak ve bronz bir cilde sahip olmak için nemlendiricinizi hafif miktarda bronzlaştırıcı bir ürünle karıştırarak uygulamayı deneyebilirsiniz. Garnier'nin Hydrolock Body Moisturizer'ını Bobbi Brown'ın All Over Bronzing Gel ile birlikte kullandığınız zaman elde edeceğiniz görünüme şaşırabilirsiniz. Cildi bronzlaştırırken nemlendirme etkisine de sahip olan bu karışım gece boyunca etkisini göstererek göz kamaştırmanıza yardımcı oluyor.

Evde acil yardım

Ünlülerin make-up artisti Lisa Eldbridge; "Kollarınızın ön kısmına, kavalkemiğinize, uyluklarınıza, köprücük kemiklerinizin iki tarafına ve omzun üst kısmına metalik bir parlaklık katarak hem daha uzun hem de daha zayıf görünmeniz mümkün" diyerek vücudunuzun bazı bölgelerini ön plana çıkarmanın etkili olacağını belirtiyor.

KUSURSUZ BİR VÜCUT

KIŞIN SAĞLIKLI OLMAK İÇİN 9 ÖNERİ

1- Hasta insanlardan uzak durun

Mümkünse 1 ila 2 metre uzakta durun. Eğer uçakta yanınızdaki kişi hapsırıyor ve öksürüyorsa ve koltuk değiştiremiyorsanız, ona bir paket mendil uzatın ve havalandırmayı ona doğru çevirin.

2- İyi bir güneş kremi sürmeden asla dışarıya çıkmayın

Yüksek basınç ve karlardan yansıyan güneş ışınları sizi yüksek miktarda UVA ve UVB ışınlarına maruz bırakır. Cilt kanseri haricinde erken kırışıklıklara sebep olur bu ışınlar.

3- Seyehat etmeden en erken 2 hafta önce grip aşınızı olun, böylece bağımlılık sisteminiz seyahatinizden önce kuvvetlenir.

4- Yemek yemeden önce ve yüzünüze dokunmadan önce ellerinizi iyice yıkayın. Grip veya nezle sadece 2 yolla bulaşır: Hastalıklı birinin suratınıza hapşırmasından veya öksürmesinden yada virüslü elleriyle dokunduğu yerlere dokunarak virüsü kapmanızdan. Mikroplu ellerinizle yemeğinize veya suratınıza dokununca sizde tatilinizi yatakta geçirebilme ihtimalinizi arttırıyorsunuz.




5- Yeterince uyuduğunuzdan ve sıvı aldığınızdan emin olun. Kış fiziksel olarak yorucu olabilir ve vücudunuz bir sonraki günün aktivitelerine dayanmak için enerjiye ihtiyacı vardır. Ayrıca bolca sıvı alarak dışarıdaki kuru ve soğuk havayı ve şömine başındaki sıcak havayı dengelersiniz.

6- D vitamininin grip ve nezleye karşı koruduğu düşünülüyor – ayrıca kemikleriniz için de yararlıdır.

7- Seyahatinizden önce Egzersiz yapmaya başlayın ve bu egzersizler kalçanız, bacaklarınız ve dengeniz üzerinde yoğunlaşmış olsun.

8- Tatilinizi planlarken Sağlık sigortanızı kontrol etmeyi unutmayın. Herhangi bir ihtimale karşı bir yerden bir yere tahliyenizin sigortanıza dahil olduğundan emin olun.

9- Tatildesiniz diye sağlıklı beslenmeyi unutmayın. Kaydığınız her saat 400 kalori yaktınız ve bu da size gün içinde biraz daha fazla kalori almanıza izin verir. Hafif ve sağlıklı atıştırmalıklara yönelin – unutmayın ki dolu bir karınla rahat kayamazsınız. Kendinizi aç bırakırmış gibi hissetmeden akşam yemeğinizi yiyebilirsiniz.



İşte bunun için basit birkaç kural:

-Yavaş yemek yiyin – doyma hissiniz yaklaşık 20 dakika içinde başlayacaktır, yani yavaş yerken az yiyeceksiniz ve yemekten daha çok keyif alacaksınız.

-Ekmeği atlayın (veya biriyle bir parça paylaşın)

-Başlangıç olarak salata sipariş edin – sosunu yanında isteyin.

-Kızarmış olmadığı sürece çok güzel bir ana yemek söyleyin – sosu yanında isteyin.

-Tatlınızı biriyle paylaşın.

-Şarabınızı bardakla isteyin böylece siz ve karşınızdaki şişeyi bitirmek için uğraşmayacaktır.

Bu kuralları takip ederek hızlanmış ve varış noktanız neresi olursa olsun hazır hissedeceksiniz.



Mynet


KIŞIN SAĞLIKLI OLMAK İÇİN 9 ÖNERİ

ÇİKOLATA VE AYAKKABI TUTKUSU BİRLEŞİYOR

Bristol'de Clifton Cakes'in sahibi olan 47 yaşındaki Cooley'nin kendi mutfağında ürettiği seride, zebra deseninden, puantiyeli her tür ayakkabıyı bulmak mümkün.

Cooley, 21 sent (yaklaşık 50 TL) fiyatına rağmen, yoğun talep karşısında çikolata ayakkabıları yetiştirmekte zorlanıyor.



"İnsanlar bu ürünleri çok beğendi. Çünkü bir kadına verilecek mükemmel bir hediye. Çikolata ve topuklu ayakkabı bir arada. Yok satıyoruz. Geçen yılda satışlar inanılmazdı. Yanlarında şampanya da satılıyor ve bazı müşterilerin şampanyayı bu ayakkabılardan içtiğini biliyorum" diyor.

Grafik tasarımcısı olan Cooley on yıl önce kariyerini bırakıp tatlı tutkusunun peşinden giderek bu işe başlamış.

İki çocuk annesinin hünerli elleri bu alanda büyük başarı sağlamasına yol açmış. Evde yaptığı ürünleri İngiltere'de 25 dükkana gönderiyor.



Cooley ağız sulandıran ayakkabıları, Belçika çikolatasından yapıyor. Önce şekil veriyor daha sonra dışını süslüyor.

Çikolata ayakkabıların başarısı Fransa'da çikolata çantalara bile ilham olmuş.

Çikolata ayakkabıların çok cezbedici olduğu muhakkak. Ancak bu güzel modelleri gören kadınların çikolatayla yetinmeyip bu modellerde üretilmiş gerçek ayakkabıları ayaklarında da görmek isteyecekleri kuşkusuz.

ÇİKOLATA VE AYAKKABI TUTKUSU BİRLEŞİYOR

AŞKI BULMANIN YOLLARI

İNGİLİZ kadın-erkek ilişkileri uzmanı Jo Hemmings, 2 bin İngiliz çift üzerinde yürüttüğü çalışmalarda 16 ve 18’inci ayların ilişkinin gidişatı

bakımından büyük önem taşıdığını belirtti. Ocak ayının da ikili ilişkilerde

büyük önem taşıdığını ifade eden Hemmings, çiftlerin yeni yılla birlikte,

cesur kararlar alarak ilişkilerini bitirebildiğini söyledi. İşte Hemmings’ten gerçek aşkı bulmak için birkaç tüyo:



1. Bekârsanız, planlarınızı hayata geçirin. İnterneti bırakıp biraz dışarıya çıkın. Hemen harekete geçin!



2. Aşk hayatınızda desteğe mi ihtiyacınız var? Bir ilişki danışmanına gidin.



3. iç çamaşırı çekmecenizde Temizlik yapın ve seksi çamaşırlar satın alın.



4. Yatak odanızı “çekici” hale getirin.



5. Bir erkekle / kadınla yemeğe çıkmak eğlenceli bir şeydir. Kendinizi

sıkıntıya sokmayın.



6. Kendinize vakit ayırın. İşten çıkınca hemen eve dönmeyin.



7. Dürüst olun. Biriyle beraber olmak istemiyorsanız bunu hemen söyleyin. İşi uzatmayın.



8. Sevgiliniz, “N’aber?” deyince, “Hiç” diye cevap vermeyin. İletişim kabiliyetinizi geliştirin.



9. Flört yeteneklerinizi geliştirin.



10. Yeni insanlara açık olun. Çok fazla “seçici” olmayın

AŞKI BULMANIN YOLLARI

İRİ GÖĞÜSLER GERİ GELİYOR

Gösteri dünyasında kısa bir süre öncesine kadar sıfır beden ve tahta göğüslü olmak modaydı. Ama görünüşe göre bu Moda yerini daha dolgun hatlı ve büyük göğüslü kadınlara bırakıyor. Bunun en son örneği de geçtiğimiz günlerde yapılan Altın Küre ödül töreninde yaşandı. Törene katılan ünlülerin büyük bir kısmı iri göğüsleri ile dikkatleri çekti.

İRİ GÖĞÜSLER GERİ GELİYOR

PORNOGRAFİ KAVRAMI SORGULANIYOR

Özgür Korkmazgil'in iddialı kompozisyonlar ile pornografi kavramını sorguladığı, Türkiye'de ilk kez yapılan 3-D Video çalışmasıyla desteklenen +18 isimli sergisi 30 Ocak 2010 tarihine kadar Casa Dell'Arte Galeri'de sanatseverler ile buluşuyor.




SERGİDEN FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN

+18 Sergisi'nde Özgür Korkmazgil kavram olarak 'pornografi'yi masaya yatırıyor. Sanatçıya göre bugün Homosapien'in ürettiği bütün kavramlar içerik olarak yeniden kurgulanmakta. Bir taraftan derinleşmeye çalışan insanoğlu, bir taraftan da olabildiğince yüzeye dönüyor. Bu yarılma çeşitli hastalıkları değişen yeni kavramlarla birlikte bize getiriyor. Hatta henüz tanımlayamadığımız, sadece hissettiğimiz, insanoğlunu korkutan yeni hastalıklar...

Bu Sergi, pornografi kavramının yenilendiğine işaret ediyor. Pornografinin tanımları değişirken cinselliğin tanımlarıda değişir. Artık pornografi sadece cinselliğe odaklı bir kavram değildir. Örneğin Körfez savaşında bize gösterilen savaş, etkin ve edilgen açıdan pornografik bir durum yaratmaktaydı. Görsel olarak, hiçbir izleyiciyi korumaksızın, bütün Dünyanın aynı anda izlediği bu görüntüler 'pornografik' değildir de nedir ? +18 sergisi ile yaşadığı an'a tanıklık eden sanatçı, pornografiyi eleştirmek yerine, onu yeniden anlamaya, bu dönüşümü sorgulamayı işaret ediyor.

18 + , sergisi farklı medyaların aynı anda kullanılmasından oluşan bir sergi. Büyük yüzeylerin değişik boyama teknikleriyle çözümlendiği büyük ölçülü tuvallerden oluşuyor. Transparan renklerle boyanan yüzeyler, geri plandaki tasarlanmış alanlarla görselliği ve plastiği artırmakta. İddialı kompozisyonlardan oluşan sergi, konsepte uygun belkide Türkiye de ilk kez yapılan 3D (3 boyutlu) bir video çalışması ile destekleniyor.




PORNOGRAFİ KAVRAMI SORGULANIYOR

BOŞANMA TARİH OLUYOR

Bilim adamları çapkınlığa yol açan hormonu buldu. Genetiğiyle oynanan fareler tek eşli oldu. Sıra insanlarda...

Ömrünü tek bir kişiye adamış biriyle, ilişkilerde bir türlü aradığını bulamaktan yakınanlar arasındaki temel fark bulundu. ABD’nin Atlanta kentindeki Emory Üniversitesi’nden Prof. Dr. Zoe Donaldson ve ekibi tek eşli beş memeli türünü araştırdı. Tek eşlilik ve çok eşlilikle ilgili farklılıkların Vasopressin hormonu ve proteiniyle alakalı olduğu belirlendi. Tek eşlilerde Vassopressin seviyeleri yüksek çıkarken hormon çok eşli tarla farelerine verildi. Genetiğiyle oynanan fareler tek eşli olurken, yöntemin insanlar üzerinde denenmesi düşünülüyor. ‘Biology of Reproduction’ adlı uluslararası tıp dergisinin aralık sayısında yayımlanan araştırma ‘Boşanma tarih olacak’ başlıklarıyla duyuruldu.





BOŞANMA TARİH OLUYOR

YILDIZLAR NASIL ZAYIFLIYOR?


Ekranlarda izlediğimiz Hollywood’un ünlü isimleri güzellikleriyle ve zayıflıklarıyla bizi adeta büyülüyorlar. seksi şarkıcı Beyonce, aldığı kilolardan kurtulmak için jimnastik yaparken doğumdan sonra fazla

kilolarından kurtulmak isteyen güzel şarkıcı Jennifer Lopez,sağlıklı beslenmeye dikkat edip bol bol Spor yapıyor. Hollywood’un güzel oyuncusu Reese Witherspoon, zaman zaman kilosunun arttığını, ancak spor yaparak ve bol bol sebze yiyerek formda kalmaya çalıştığını söylüyor. Ünlü isimler nasıl formda kaldıklarını Amerika ’da yayımlanan U.S. Wee kly Dergisi’ne anlattı


ÜNLÜLER VE SIRLARI İÇİN TIKLAYIN




YILDIZLAR NASIL ZAYIFLIYOR?

İŞ HAYATINDA DİYET

MARİE CLAİRE

Kadınların, hayatlarında birçok sorumluluk taşıması ve bu sorumlulukları dengede tutması takdire değer bir durumdur. Özellikle başarılı iş kadını sıfatını taşımak için ruhen, fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı, ayrıca dengeli olmak gerekir. Vücut, zihin ve ruh sağlığı birer inci tanesi olacaksa, ortaya çıkaracakları harika inci kolye de başarı ve beraberinde getirdiği mutluluk ile beslenen bir anne, eş, iş kadını olacaktır.

Ancak hayata, "beslenme hayatın temelidir" penceresinden baktığımızda, iş dünyasındaki performansın artmasının Beslenme alışkanlıklarıyla ilintili olduğunu unutmamak lazım. Bu yüzden gün içerisinde sağlıklı beslenmeyle birlikte kaliteli oksijen kullanımını su tüketimiyle dengelemek gerekiyor.

Sabah 5'ten itibaren metabolizma çalışmaya ve enerji yıkımı artmaya başlıyor. Dolayısıyla sabah kalktığımızda hipoglisemi ile uyanmanız kaçınılmaz. Bu durumda mutlaka öncelikle kan şekerinizi dengelemelisiniz. Nasıl ki işinize konsantre olup çalışıyor, projeler üzerinde yoğunlaşmanız gerekebiliyorsa, hücrelerin de her gün her saniye çalıştığını ve yapması gereken işi en iyi şekilde gerçekleştirme çabası içinde olduğunu unutmamalısınız.

İş performansını hücresel boyutta zirveye çıkartmak için sık aralıklarla onu beslemeli ve mutlu etmelisiniz. Sık olmamak kaydıyla, küçük ve kaliteli molalar vererek kendinizi şımartmalısınız. Örneğin pazartesi hafta başı olduğu için; öğleden sonra light bir dondurma ya da sütlü tatlı ile haftaya merhaba diyebilir; Salı ile çarşamba aralarda kuru meyvelerle devam edebilir; perşembe ile Cuma günleri de sabahları yağlı tohumlarla güne başlayabilirsiniz.

Unutmayın ki, sizin iş dünyasında zirveye ulaşma ve orada kalabilme çabanız gibi hücrelerin de zirvede kalabilme çabaları vardır ve bu durumda size ihtiyaçları vardır çünkü sadece Sağlıklı Beslenme yöntemleriyle ayakta kalmayı başarabilirsiniz. Beslenme bir disiplindir, aynen iş gibi.. İş kadınlarının başarıya ulaşmak için uyguladıkları stratejiler gibi beslenme davranış stratejileri de vücudu daha sağlıklı olmaya götürür.

İŞ HAYATINA ÖZEL Diyet LİSTESİ

Kalktığınızda

2 bardak su ve yarım çay bardağı kadar kuru dut, kuru kayısı, badem, ceviz

Kahvaltı

Tost, süt ile müsli ya da meyveli light yoğurt yanında badem

Ara Öğün

1 porsiyon meyve, 1 lifli bisküvi ya da kuru meyve

Öğle

Protein ağırlıklı besinler tercih edilmeli... 1 porsiyon balık, ton balığı, tavuk, hindi eti ya da bonfile ile birlikte posa karışımları (Sebze çorbası, salata, sebze tabağı, sebze suyu ya da meyve suyu)

Not: Öğlene kadar mutlaka 1 litre su tüketmeli.

Ara Öğün

Yoğurt, ayran ya da süt tüketilmeli. Bunlar dışında kuru meyve, taze meyve ya da çavdar ekmeğine peynirli sandviç Not: Akşam yemeğine kadar ortalama 1,5 litre su tüketilmeli.

Akşam

Akşam yemeği çok geç saatlerde yenecekse, sindirimi kolay, mide çıkış hızı yüksek olan besin çeşitlerinin seçilmesi gerekiyor. Örneğin çorba, hafif pişirilmiş gaz yapmayacak sebzeler, Akdeniz yeşillikleri, kefir gibi besinler tercih edilebilir. Bazen beyaz et (az yağlı balık türleri, ton balığı) tercih edilerek yanında Akdeniz yeşillikleri tüketilebilir.

Ara Öğün

Akşam yemekleri saat 21:00'e kadar yenmiş oluyorsa 22:00 - 22:30 gibi 1 porsiyon meyve ya da bir avuç dolusu kuru meyve



İŞ HAYATINDA DİYET

YEŞİLÇAY MUCİZESİ

Tayvanlı Bilim adamlarının 500 kişinin katılımıyla yaptığı araştırmada, günde en az bir fincan yeşil çayın hem Sigara tiryakisi olan, hem de sigara kullanmayan kişilerin akciğer kanserine yakalanma olasılığını önemli ölçüde azalttığı gözlendi.



Shan Tıp Fakültesinde görevli Doktor I-Hsin Lin'in öncülüğünde yapılan araştırmada, sigara içen ya da içmeyen ve günde bir fincan yeşil çay tüketenlerin, tüketmeyenlere oranla akciğer kanserine yakalanma olasılıklarının 5 kat az olduğu saptandı.



Araştırma, yeşil çay içmeyen sigara tiryakilerinin günde en az bir fincan yeşil çay içen tiryakilere oranla akciğer kanserine yakalanma ihtimallerinin 12 kat fazla olduğunu ortaya koydu.



Bilim adamlarının ayrıca, araştırmaya katılan kişilerin DNA'larını inceledikleri ve bazı genlerin akciğer kanserine yakalanma olasılığının düşük olmasında rol oynadıklarının gözlendiği kaydedildi.



Sigara tiryakisi olan ya da olmayan yeşil çay içicilerinden, IGF1 adlı genin belli türlerine sahip olanların akciğer kanserine yakalanma ihtimallerinin, bu genin farklı türlerine sahip diğer yeşil çay içicilerinden çok daha az olduğu görüldü.



Uzmanlar, bu bulguların sigarının sağlığa zararlı olduğu gerçeğini değiştirmediğine işaret ettiler.



İngiltere'deki Kanser araştırma Merkezinden Yinka Ebo, sigaranın, akciğerleri kansere yol açan 80 civarında kimyasalla doldurduğunu belirterek, yeşil çay içmenin bunu telafi etmeyeceğini kaydetti.


YEŞİLÇAY MUCİZESİ

ÜNLÜLERİN MAKYAJSIZ HALLERİ

Ünlüler sürekli göz önünde oldukları için her daim bakımlı ve güzel görünmek ister. Kimileri markete giderken bile kendine çeki düzen vermek zorunda hisseder. Öyle ya, paparazzilerin nereden çıkacağı belli olmaz.Ancak kimi zaman boş bulunurlar ve en doğal halleriyle yakalanıverirler objektiflere...Hafta sonu dergisi hazırladı...

İşte ünlü isimlerin makyajsız halleri için tıklayın...

ÜNLÜLERİN MAKYAJSIZ HALLERİ

KADININ DOĞAL KOKUSU DAHA ETKİLEYİCİ

Florida Üniversitesi’nden Psikolog Saul Miller ve Jon Maner, çalışmalarında erkeklerin testosteron hormonlarının, en doğurgan dönemlerinde olan kadınların doğal kokularını duyduklarında daha çok arttığı sonucuna ulaştı.

Erkek hayvanların dişilerin en doğurgan dönemlerinde salgıladıkları kokularından etkilendiği verisinden hareket eden araştırmacılar, gönüllü kadın ve erkekler üzerinde iki farklı araştırma yaptı.Radikal' de yer alan habere göre, gönüllü kadınların giydiği tişörtleri erkeklere koklatan araştırmacılar, erkeklerin testosteron seviyelerindeki artışları gözlemledi.

Araştırma sonucunda, erkeklerin testosteron seviyelerindeki en yüksek artışın doğurganlık dönemindeki kadınların kokularını duyduklarında gerçekleştiği sonucuna ulaşıldı. Araştırmacılara göre, güzel kokmak için Parfüm sıkan kadınlar, doğal kokularını gizleyerek aslında ‘seçilme’ şanslarını azaltıyor.





KADININ DOĞAL KOKUSU DAHA ETKİLEYİCİ